25 Aralık 2011 Pazar

Çok şey var ama her şeyden önce bana hakkını helal ettiğini duymak isterdim...

3 Ekim 2011 Pazartesi

Hayatım boyunca sınırları aşmamam gerektiği öğretildi bana..Önceden çizilmiş resimlerin içini boyamamı istediler..Çizgilerden taşmadan,sınırları aşmadan..Oysa renk renk boyalarım vardı benim!

Birgün kırmızım yanlışlıkla çizgiden taştı,sınırları aştı..Silmedim! Peşine takıldım o kırmızının..Sonra yanına maviyi koydum..Sonra yeşili..Sonra diğerlerini..O günden sonra,içinde önceden çizilmiş resimlerin olduğu boyama kitaplarının yüzüne bakmadım..Boş,beyaz kağıtların üzerine,kendi çiziklerimi çizdim,renk renk..Hayattaki en zevkli şey,çizgileri aşmak ve dünyayı kendi renklerine boyamaktır..Bunu ben keşfettim..

10 Nisan 2011 Pazar

O AN !

Henüz hiç bir değişiklik yok. Her zamanki gün gibi yaşıyorum hayatımı. Okuldan geliyorum, ailecek yemek yemek için sofraya oturuyoruz. Bir yandan televizyonumuz açık, izliyoruz. Yarın olacaklardan habersiz. Mutluyuz aslında ama bunun farkında değiliz. Huzurluyuz, henüz bir derdimiz yok çünkü. Ve gece oldu, artık yatma vakti. Işıkları söndürüp, sakince kafamı yastığıma koydum. İçimde bir korku yoktu. Gözlerimi kapadım ve uyudum.Evde sakin, sessiz ve karanlık hakimdi. Her birimiz rüya alemine dalmıştık. Rüyalarımda kötü şeylerle uğraşmaya başlamıştım. İlk başıma yastığa koyduğumda ki huzurum yavaş yavaş gitmeye başlamıştı. Sanki içimde başka bir ruh beni sıkıntıya sokuyormuş gibi huzursuzdum. Daha sonra dışarıdan ezan sesinin duyulmasıyla kendime geldiği hissettim. Ezan bütün gerçekliğiyle bizi namaza davet ediyordu her gün olduğu gibi. Ezan bitmişti. Fakat ben tekrar uyuya kalmıştım. Sonrasında bir ses duydum. Ses çok yüksek ve üzüntülüydü. Korkarak gözlerimi açtım. Bu annemin sesiydi! Korktum..N'olduğunu anlamaya çalışıyordum. Annem telefonla konuşuyordu. Koşarak yanına gittim. Telefonu kapamış, babamla acele ile giyinmeye başlamışlardı. Kalbimin hızlı çarpıntısıyla beraber korkulu sesimle sordum. Aslında cevabı biliyordum.Ama sordum yinede. Noldu anne dedim. Annem ağlıyordu. Hastaydı, kötüydü herşeyin olabilceğini bekliyorduk. Fakat öldü mü yoksa diye soramıyordum. Çünkü bunu asla kabul edemiyordum. Fenalaştı demesi bize sanki bir nefes vermiş gibi rahatlatmıştı yinede. Hava hala karanlıktı ve sessizdi. Ama artık biz o sessizlik yerine sanki her türlü gürültüyü duyuyormuşuz gibiydik. Artık huzurlu ve mutlu değildik. Endişeliydik. Gözlerim yaşlı bir şekilde abdestimi alıp kıldım. Sonrasında dua ederek iyi olmasını istedim allahtan. Annemleri göndermiştik. Onlardan telefon bekliyorduk artık. Herşeye kendimizi hazırlamaya başlamıştık. Ve telefon çaldı...